Aslında
şöyle bir düşünecek olursam, türkülerle büyümüş bir Anadolu insanını, böyle bir
işe itebilecek etkenlerin inkaredilemez yoğunluğunu görüyorum. Yine de ben burda,
yukardaki soruya cevap vermekle yetinip, sadece bende böyle bir çalışmaya başlama
gereğini doğuran etkene değineceğim.
Ergenlik
çağının getirisi olan 'kimlik arama' çabalarım belli bir düzeye eriştikten sonra,
herkesin yaşadığını düşündüğüm 'köklere dönüş' olgusu, geçte olsa bende de yüzgöstermeye
başlamıştı. Bu yöndeki araştırmalarımı şiir ve türkülere odaklayarak sürdürüyordum.
Bu araştırmalar esnasında Mahzuni Türkülerinin şu an sahip olduğum kişiliğimin
oluşumunda büyük bir rol oynadığını farketmeye başlamıştım. İlk başlarda 'düşünce
benzerliği' diye algıladığımın aslen bir 'etkilenme' olduğu gerçeğine varmam pek
uzun sürmedi. Mahzuni'den, pek bilinçli olmasada, biyolojik anlamda 'babam olan
kişi'den daha çok etkilenmiş olmalıyım ki böylesi bir düşünce benzerliği varolabilmiş
diye düşünüyorum. Mahzuni'nin kişiliği konusuna bilinçli olarak değinmeden şunu
söylemek gereğini duyuyorum: Günümüzde 'sanatçı' kavramında olduğu gibi laçkalaştırılmış
olmasına rağmen ben Mahzuni' yi 'BABA'm olarak görüyorum... Teknolojinin
yarattığı yeni iletişim imkanı olan 'internett' ile tanıştığımda doğal olarak
burda da ilgilendiğim konular doğrultusunda araştırmalara başladım. İnternett
'şiirler' konusunda beni her nekedar tatmin ettiysede 'türküler' konusunda çok
eksik kalmıştı. Hele söz Aşık Mahzuni Şerif gibi büyük bir Halk Ozanı'na geldiğinde
internett, aylar süren araştırmalarıma rağmen, benden sıfıra yakın bir not almıştı.
Buna karşın türkü'nün 't' sini bile kavrayamayan 'türkücüler'in, ezbere türkü
okumasını dahi beceremeyenlere türkücü denir mi? bilmem, gereğinden çok tanıtıldığına
şahit olmuştum. Beni
Mahzuni Şerif hakkında bir 'site' düzenlemeye iten bu etken ile yüzleşmem aynı
zamanda içimde öfke ve hüzün duygularını yaşamama sebebiyet vermişti. Ancak bu
duyguların hafiflemesiyle birlikte kızgınlığımın ve öfkemin asıl kendime olması
gerektiği gerçeğini ister istemez kabullendim. Şayet ben bu konuda, elimden geldiği
kadarıyla, bir şeyler yapmıyorsam kimseye kızma hakkını kendimde göremezdim.
Bir kaç ay öncesinden, zamanımı gerçek anlamda boşa geçirmemek adına, öğrenmeye
başladığım 'web disayn' konusunda çabalarımı artırarak bir Mahzuni Şerif Sitesi
düzenlemeye başladım ve 2001 yılının hemen başlarında bu siteyi hayata geçirdim.
Dostların gösterdikleri ilgi, yaptıkları yardım ve önerilerin tahminlerimi aşması
bana bu uğraşta çok azim vermiştir. Bu ilginin dışında Ozanımız Mahzuni Şerif'in
de bu sitenin varlığından haberdar olduğunu ve eksiklerin çokluğuna rağmen beğenisini
kazandığını, ailesi tarafından öğrenmem beni ayrıca mutlu etmiştir. Gelecek
için ise bu sitenin O büyük insana yakışır bir site olması için elimden geleni
yapacağımdan emin olabileceğinizi belirtmek istiyorum. Gönül isterdi ki anadolumuz'da
anadolumuz için yaşamış sayısız 'büyüklerimiz' i, yaşamın her bir safhasında yeterince
yaşata ve yaşayabilelim... Yazımı
bir şiirimin son kıtasıyla noktalıyorum: Analarımız
var toprak kadar doğurgan, verimli analarımız su gibi yumuşak ve sabırlı
doğurdular doğururlar ısrarla bizi iboyu, denizi... nazımı, yılmazı...
ve daha evvel zulme baş kaldıranlarımızı yoksa
öldü mü sanıyordun sen öldü mü Pir Sultan Abdalımızı Saygı
ve Sevgilerimle... Yüksel
Gürel
|