Elinizdeki kitabın amacı iş ve toplumsal yaşamda kaynaşmayı desteklemektir. Kaynaşma, dilsel iletişim gerektirdiği gibi zaman da gerektiren bir süreçtir. Tek başına dilsel iletişimin yetmediği bu yetenek; yanı sıra çalışma ve toplum yaşamının yapısını biçimlendiren olguları ve süreçleri kavramayı da gerektirir. Bu da en iyi – okul eğitiminde kazandırılmadıysa – işletme ve toplumdaki olay ve kurumlara ilgi gösterip katılmakla gerçekleşebilir. Katılım, yalnızca pasif şekilde yararlanmak değil, tam aksine birlikte yapmak, şekil ve yön vermek, yani aktif birliktelik demektir. İnsan katkıda bulunduğu, emek verdiği ve şekillendirdiği bir şeyi sahiplenir, sahiplendiği şeyleri de genellikle korumasını ve bakmasını bilir.
Toplumumuzun geçmişinde
olsun bugününde olsun, işletmelerde ve toplumda katılım başarısızlığının nedeni,
isteksizlik veya niyetsizlik değildir. Bu en azından göçmenlerin çoğu için böyledir.
Katılım başarısızlığı her şeyden önce bugün bile geniş çapta inanılan ve ne
yazık ki kasten yaygınlaştırılan bir yanılgıdan kaynaklanmaktadır. Bu yanılgıya
göre, başarılı şekilde birlikte yapmak ve sorumluluk üstlenmek için pürüzsüz
Almanca konuşmak kaçınılmazmış. Bu saçmalıktır! Böyle bir şey için genelgeçerlik
sözkonusu olamaz! Çok başarılı sendika ve emekçi temsilciliği çalışmalarının
mükkemel bir Almanca olmadan da yapılabilceğinin pratikte birçok örneği var
(örneğin; emekçi temsilciliği başkanları, yerel sendikaların yönetici kadrosu
ve politik sekreterleri, bazı siyasi partilerin milletvekilleri). Bu tabii ki,
dilsel bilgi ve yetilerin sürekli geliştirilmesine gerek yoktur anlamında bir
sav olarak algılanmamalıdır. Ancak, üç vardiya sisteminde çalışan göçmen bir
işçi, nihayet işletme ve toplumda birliktelik içinde olması ve sorumluluk üstlenmesi
için Almancasını ne zaman ve hangi süre içerisinde gerekli düzeye çıkarabilir?
Sorumluluk üstlenebilmesi için mükkemel bir Almanca konuşması beklenecek olursa,
çalışma yaşamında muhtemelen çoğu kez buna fırsat olmayacaktır.
Elinizdeki kitabın yazarı, isteyen ( gönüllü olan ) herkesin var olan Almancası
ile işletme, sendika, dernek ve beldelerdeki etkinliklere emek, bilgi, deneyim
ve becerilerini katkı olarak sunabileceğinden emin. Başarı kuşkulu görülse de
bu birliktelik sürecinde elde edilen dilsel deneyim ve kazanımlar bir tür başarı
olarak değerlendirmelidir. Birlikte yapmak, insanın yetilerini adım adım mükkemelleştirebileceği
deneyimden çok insanın ufkunu ve kişiliğini geliştiren bir olanaktır.
Elinizdeki çalışma, yukarıda da değinildiği gibi dili Türkçe olan insanlara işletmelerde, sendikalarda ve toplumsal yaşamımızın diğer alanlarında yüreklerinin çarptığı eylem ve etkinliklere katkıda bulunmaları için destek olsun diye düzenlenmiştir.
Not: Kitabın sonunda yer alan iki dilli sözlük iki ve içindeki kelimeler yalnız sosyal- ve iş huku ile ilgili yasal kaynakların kullanımı için düzenlenmiştir. Kelime ve kavramların çok anlamlı oluşları bu bağlamda gözönünde tutulamadı.
Saygılarımla
Rıza Gürel
Hamburg,
05. Temmuz 2012